Karavancilik sinirli imkanlarla sinirsiz insan ihtiyaclarini dar bir alanda saglama sanati bir yerde…
Suyunuz var. Enerjiniz var ama hepsi sinirli ve ekonomik kullanilmasi gerekiyor. Ozellikle kamp dişinda konakliyorsaniz buzdolabini bile kac kez acip kapattiginizi sayarsiniz. Gereksiz her acilis bos yere giden birkac amper elektrik olabilir. Hele bir de buzdolabini acip icine bes on dakika bakmak gibi huylariniz varsa vay halinize…
Bunun disinda karavanda suyumuz vardir ama cok fazla suyu yanimizda tasiyamayacagimiz bu ekonomik olmadigi icin az su taşimaya gayret ederiz.
Keza tuvaletimiz de vardir ama kisa araliklarla atiklarin boşaltilmasi gereklidir.

Buzdolabimiz vardir ama gunluk kucuk kucuk taze taze alişverişi seçeriz karavanda…
Karavanda hicbir şeyin fazlasina ve ikincisine yer olmaz. En azindan benim karavanimda boyledir…
Kiyafetiniz kirlendimi kucuk bir legende hemen yıkar ve bir yere gerdiginiz camaşir ipine asar kurutursunuz.

Biz karavancilar butun bu kisitlilik ve zorluklardan aslinda keyif aliriz ve dogada olmanin cagrisina kendimizi bırakıveririz cogunlukla.
Konu karavan oldugunda sadece kapının onunde sokakta oturup ona bakmak için bile bir karavan sahibi olmaya deger kanimca…
Bizim bir de kamplarimiz vardir. Kamplarda genelde cuzi bir ucret oder, elektrik tuvalet duş gibi imkanlardan faydalaniriz. Bizler kara denizcisiysek kamplar bizim limanlarimizdir. Genelde iyi bir kamp alaninda bir kampçi kendini guvende ve evinde hissedebilmelidir. Kamplar konusuna başka makalelerde daha ayrintili deginecegim çunku kamplar konusu hasas bir konudur. Kampçiligin ve karavanciliğin yaşamasi ve gelişmesi için mutlaka kamplarin yaşamasi ve yaşatilmasi gerekmekte. Oysa biz yildan yila cok hoş kamplari arazi ve beton rantina teslim vermekteyiz. Neyse…

Bu yazimizda bari guzel şeylerden bahsedelim o da bazi illerimizde karavan turizminin oneminin anlaşilip karavanparklar yapilmiş olmasidir. Ulkemizde bu yaziyi yazdigim tarih itibarïyle üç karavanpark var. Bunlardan birisi Bursa, Birisi Konya ve Birisi de Samsun’dadır. Bir karavanci bunlara da cuzi bir ucret odeyerek her turlu imkanindan faydalanabilir. Bunlari da zaman içerisinde sizler için ayrı ayri makalelerle inceleyecegim.
Bunun dışında Bursa’nin guzide ilçesi Keles muhteşem kocayayla’da karavancilar için ucretsiz bazi altyapi kolaylikları saglamaktadır. Ozellikle yazin sicaginda serin havası ve bol oksijeniyle kocayayla konumu itibariyle de kamp ve karavan turizmi için onemli bir merkez olmaya adaydır.

Bunu yaparken yerleşim yerlerinin karavancilardan tek isteği kendi esnaflarindan alisveriş yapmalari olmaktadir. Karavanci otellere kapanip ordan çikmayan turist profilinden degildir. Karavanci gezer gorur ve gittigi yerden gunluk alisverişini yapar. Bir karavancinin evinde nelere ihtiyaci oluyorsa karavaninda da ona ihtiyaci vardir.
Ulkemizde malesef karavanlar bir kesim tarafindan ucuz tatil olarak gorulup cehalet sonucu horlanirken bir başka kesimce ise nedense çok luks bir şeymiş gibi gorulmeye ve gosterilmeye çalişilir.
Aslinda bu işlere başlayabileceginiz ve zevkine varabileceginiz karavanlar için ille de servet harcamaya gerek yok. Pekala ikinci bir el araç fiyatina sifir bir çekme karavan alinabiliyor. Oysa kendisi 60 70 bin lirayi sadece bir otomobile gõmen insanlar sizinlel karşilaştiklarinda agizlarini yaya yaya size cok paran var karavanla geziyorsun diyebilirler. Hiç onemli degil hepsi bir hayattan zevk alma biçimi ve sanatidir. Ama burda anlatmak istedigim şey karavancilik asla zavallilik veya bedavicilik olmadigi gibi musriflik de degildir. Eger yeni başlayacaksaniz siz de yaşadikça anlatmak istediklerimi daha net anlayacaksiniz.

Ben onbeş yildan uzun zamandir kampçilik ve karavanla ugraştim. Hem ucretli kamplara hem de haftasonlari yapilan cok sayida kampçinin katildiği sosyal kamplari severim.
Ben dort mevsim kampçi karavanciyim ve boylesinden zevk aliyorum. Kişin da haftasonlarimi karavanda geçiriyor ve bazen de kışın da bir yerlere kaçiyorum. Kamp ve karavan zannedildigi gibi sadece yazin ve sadece deniz tatili için kullabilan bir araç olmaktan ote benim için bu bir gezi kulturu ve hayattan zevk alïş biçimi.
Ben de yakinlarima zaman zaman bu tutkuyu anlatmakta zorlaniyorum. Ama onemli degil bir seyi ne kadar anlatsaniz asla herkese sevdiremiyor ve kabullendiremiyorsunuz. Onemli olan kendi hayallerinizi gerceklestirmek ve dilediginiz şekilde yaşayabilmektir bence.
Ben ikinci karavanimi edindikten ve onun için uzun sureler durabilecegi bir anakamp ayarladiktan sonra benim icin taşlar yerine iyice oturdu. Siz de karavan hayali kuruyorsaniz karavaninizi edindikten sonra her şeyin yoluna girdigini goreceksiniz.
Hayallerinizi ertelemeyin. Karavancilik bir utopya degil. Cok basit maliyetlerle bu yaşam tarzina siz de ulaşabilirsiniz…